23 Mart 2014 Pazar

İMGELEMEK



Merhabalar, bu hafta da birlikteyiz...


Ebru sanatçısı sevgili Birsel Özen teyzemin benim için yaptığı portre çalışması

Portremi beğendiniz mi ? Yakışıklı çıkmışım değil mi ? :))))
Ben böyle söyleyince kızlar bozuluyor ...
Hıh ! onlar kendi göbeklerine baksın .... Hiç bir zaman benim gibi atletik bir vücuda sahip olamayacaklar işte.
Kızlar, ancak sabahtan akşama kadar tıkınıp, ayna karşısında süslenerek balkona çıkıp etrafa göz süzmeyi bilirler, "kim kiminle ne yapıyor ?" diye fısıldaşmayı da hiç ihmal etmezler elbette.
Aslında en önemli işleri beni çekiştirmektir. Lâkabım ; küçük prens. Duymadığımı zannederler ama durmaksızın bir fısıltı vardır evde,
"küçük prens geliyor", "annesinin kuzusu istemiş, hıh!", "gene küçük prens neye takıldı acaba?" gibi cümlelerin sonu gelmez...

Çok eminim, annem bu satırlar için her zamanki gibi bana nasihat edecek ve
"ermişlik senin kuyruğunun ucundan bile geçmiyor henüz" diyecek bana.
Ama... akıllı Bulut Duman, yaş tahtaya basmaz. Bundan sonraki paragraf  her şeyi değiştirecek :)))

Ben eskiden kızların bu haline çok içerlerdim ve onların canını acıtmak için ne mümkünse yapardım. Ayrıca gammazlamaktan büyük keyif alırdım...
Artık tamamen farklı düşünüyor, hissediyor ve davranıyorum. Bir defa intikam ve/veya kendi doğrumu ispat etmek çabası ve isteği negatif enerji yayan bir durum. Ortadaki gergin havayı, yaratılan negatif sinerjiyi yok etmek de bir tek benim elimde. Ben, ancak davranış ve düşüncelerimi değiştirince durum değişebilir. Çünkü karşımdaki diğer kişilerin değişmesi için müdahale etmek benim haddim değildir. Zaten biz kendimizi değiştirince ve mücadele eden negatif enerjiyi tamamen pozitif enerjiye çevirince karşı tarafın negatif çabası da ortada kalıyor ve zayıflıyor.
Bu konuda bir çok deneme yaptım, hepsi son derece başarılı oldu.
İlk fırsatta size  örnekler ile anlatacağım...


Bugün tatil sebebiyle ertelediğim meditasyon konusuna dönmek istiyorum.

En zorlandığım; başka bir yerde olmayı ve mor alevlerden oluşmuş çemberi imgelemek,
aslında zor olan şey "imgelemek" ve "odaklanmak".

Odaklanmak konusu biraz daha kolay aşılıyor. Derin ve sürekli nefes almak ve sadece " an " da kalmak yani düşüncelerini durdurmak, geçmiş ve gelecek hakkında duygulardan uzaklaşmak, "odaklanmak" işini kolaylaştıran şeyler.
Ben her gün bir kaç dakika "odaklanmak" üzerine egzersiz yapıyorum.
Gün boyu zihnimin daha berrak olmasını sağlıyor. Sanki beden sağlığım için de faydası varmış gibi geliyor bana.
Nefes egzersizlerimi de hiç ihmal etmem. Sabahları, daha yataktan kalkmadan, mutlaka
15-20 defa diyaframı da çalıştıran derin ve sürekli nefes alırım.

İmgelemek; eğer ilk defada başarılamıyor ise çalışarak yapılabilecek bir şey. Önce küçük hedefler ile başlamak gerekiyor. Eğer siz de benim gibi ilk denemede zorlananlardan iseniz, bir kaç önerim olacak.
Dingin ve odaklanmış bir şekilde oturup, gözleri kapatarak herhangi bir renk görmeyi seçebilirsiniz.
Bir müddet sonra bir veya bir kaç renk gözünüzün önünden geçecektir.
Bunu başardıktan sonra tek bir renk seçerek, o rengi görmeyi denemelisiniz.
Bu seçimi, ilk yaptığınız çalışma sırasında gözünüzün önüne gelen ilk renk ile yapmak, sizin seçtiğiniz rengi görmenizi  kolaylaştırır. Daha sonra bu egzersizi başka renkler ile de yapmanın ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz.
"Renk görmek" alıştırmalarından sonra, renklere şekil vermeyi deneyebilirsiniz. Kırmızı top, yeşil üçgen, turuncu kare gibi....
Sonra bu şekillere boyut vererek cisimleri imgelemeye başlayabilirsiniz. Ağaçlar, çiçekler, kelebekler, deniz, su ve mor alevli çember... Hepsini imgelemek çok kolaylaşacak..
Bütün bu çalışmaların arkasından, insanlar, hareketler, konuşmalar, yaşanan sahneleri film seyreder gibi gözünün önünden akıtmak, filmi durdurup sahne akışını değiştirmek, niyet ve konuşmalarınıza aldığınız tepkileri hissetmek ve/veya görmek keyifli ve kolay bir hal alıyor.

Annemin bana önerdiği yöntemde bir de yer seçimi konusu var, ki bence en zevkli ve rahatlatan bölüm bu :))

Yer seçimi  imgeleme yöntemi ile yapılıyor. Annem, yaşadığımız gerçek mekanlar dışında bize huzur ve güven veren bambaşka bir yer seçilmesi gerektiğini söyler.
Bu yer; bulutların üzeri, bir şato, antik bir tapınak, tamamen hayal ürünü, masalsı bir yer olabileceği gibi.., deniz kenarı, okyanus ortasında bir ada, yemyeşil  kırlar, orman, dağ gibi tabiatın içinden de seçilebilir.
Ancak seçtiğimiz yerde mutlaka tek başımıza olmak gerekiyor. Yani etrafta kalabalık olmamalı.

Yer seçimi de yapıldıktan sonra hangi konularda çalışmalar yapabileceğinizi deneyimlemeye başlıyorsunuz.

Kendi içinize yönelik çalışmalar olabileceği gibi gün içinde sıkıntı yaşadığınız herhangi bir kişi ile de çalışmalar yapabiliyorsunuz.

Örnek vermem gerekir ise;
Yapacağımız her hangi bir iş için korku ve endişelerimizi yok etmek üzere kendimize dönük bir telkin çalışması,
İlgilenmemiz gereken bir konuya daha iyi odaklanabilmek üzere niyet çalışması,
Bizim için zor olabileceğini düşündüğümüz bir konuda başarabileceğimize inanmamız için kendine güvenmek çalışması,
Tartıştığımız bir arkadaşımız ile affetmek çalışması,
Beklentimize ulaşamadığımız herhangi bir konuda farkındalık ile hayal kırıklığımızı yok etmek çalışması,
Uyku öncesi, gün içinde aklımıza takılan, bizi üzen tüm konuların temizlenmesi için yapılacak çalışma,
gibi bir çok konuda kendimiz ile çalışmalar yaparak huzurlu ve dingin kalabiliriz.

Bütün bunlara deneyimlerimden örnekler vereceğim...

Sizler de aklınıza gelen soruları ve deneyimleri paylaşabilirsiniz... bekliyorum :))



HERKESE GÜZEL BİR HAFTA OLSUN, SEVGİLERİMLE ....