27 Nisan 2014 Pazar

ANILARDAN BİR RÜYA





Çocukluktan gençliğe geçiş :))



Merhabalar,

Geçtiğimiz hafta günlüklerimi karıştırdım biraz....
Zaman içinde unuttuğumu fark ettiğim, fakat benim gelişimimde önemli rolleri olan hatıralarım canlandı...
Bu deneyimlerimi ara sıra sizlere, o günlerde yazdığım şekliyle aktarmak istiyorum..

Yaşadıklarıma, yeri geldikçe, bugünkü bakış açımı da ekleyeceğim elbette. 



Güzel bir gün , tanrım harika bir gün .
Başım yastığımda , gözlerim hâlâ kapalı ve  hissedebiliyorum... 
Sanırım annem benden önce uyanıp pencereyi açmış olmalı.  Kuşların sesi huzur veren bir senfoni gibi kulağıma geliyor, odama taptaze bir hava dolmuş ve  mis gibi kokular etrafımı sarmış ...,
" tanrım çok güzel…, teşekkür ederim " dedim içimden…

Hiç kıpırdamadan, "rüya gördüm mü ?" diye düşündüm ve lütfen, lütfen, lütfen diye meleklerime yalvarmaya başladım, rüyamı tam olarak hatırlamayı seçtim ve bu rüyadan anlamam gerekeni  en doğru şekilde hayata geçirmeyi diledim.
Gözlerimi  açmadım  – annem hep böyle yapmamızı söyler –
“Gözlerinizi açarsanız güne başlamış olursunuz ve rüyaların size getirdiği sihri bozarsınız “ der.

Kızlar pek söz dinlemez ama ben annemin söylediği her şeyi harfi harfine uygulamaya özen gösteririm.
Annem her zaman benim için en doğruyu söyler…

İyice odaklandım, veeee... işte şimdi rüyamın içindeyim, yeniden..

““Pırıl pırıl bir güneş var etrafta, sıcacık bir hava… Evimizin bahçesindeyim, uçsuz bucaksız denize bakıyorum, etrafta huzur var... Kız kardeşlerim bahçede koşuşturuyorlar ve beni de onlara katılmaya çağırıyorlar. Hep birlikte koşup oynuyoruz. Neşe içindeyiz ve bu durum bana huzur veriyor, çok mutluyum... Kardeşlerimle eğlenirken terasta annemi görüyorum ve beni yanına çağırıyor...
Bir bakıyorum ki annemin kucağında yeni doğmuş bir bebek ve bana uzatıyor.Oradan hemen kaçmak istiyorum ama kıpırdayamıyorum ve bebek bir anda kucağıma geliyor,üzerinde yeşil bir tulum var. Annem bana gülümsüyor, çok mutlu..
Güneş pırıl pırıl, herkes neşe içinde ama ben ne yapacağımı bilemiyorum….
“Başka kardeş istemiyorum !!! “ diye tepinmeye başlıyorum...
Ama çok tuhaf bir şekilde, diğer neşe dolu insanlar ile aramda sanki görünmez bir duvar var ve ben ne yaparsam yapayım kucağımdaki bebekten kurtulamıyorum. Bebeği başkalarına vermek için çabalıyorum ama bebek hep bende kalıyor….
Sonunda bebekten kurtulamayınca bağırmaya başlıyorum.. 
“BAŞKA KARDEŞ İSTEMEM “ “BAŞKA KARDEŞ İSTEMEM “ ……………….
Hiç kimsenin beni duymadığını fark ediyorum ve kendimi çaresiz hissediyorum…
Kucağımda bebek ile başlıyorum koşmaya . Önce çimenlerin üzerinde yalın ayak koşuyorum sonra deniz kenarına geliyorum ve sanki hâlâ bahçedeymişim gibi denizin üzerinde koşmaya devam ediyorum ……
Hızlanıyorum ve artık kucağımda bebek ile adeta  uçuyorum, uçuyorum……
Yavaş yavaş panik hâlim azalmaya başlıyor...
Güneş parlıyor, etraf sıcacık ve ben çok huzurluyum , kendimi  hafiflemiş hissediyorum……
Sahilde bir müddet uçtuktan sonra bahçemize geri dönüyorum. 
Her sabah oturduğum minderde babamın beni beklediğini görüyorum ve çok büyük bir sevinç ile boynuna sarılıyorum.
“Babacığım, nereden çıktınız, çok sevindim sizi gördüğüme “ diyorum.
Babam bana ve kucağımdaki bebeğe sarılıyor ve 
“bana ihtiyacın olduğunu biliyorum “ diyor …

Ben başlıyorum hüngür hıçkırık ağlayarak anlatmaya ve şöyle diyorum…;
"Babacığım ….. lütfen yardım et ….. annem yeni kardeş verdi kucağıma ….. ben ne yapacağım ……
 BABA………………………………………….."
Bakıyorum ki babam çok soğuk kanlı, benim halimden hiç etkilenmiyor… 
Ve bana “annene anlat”diyor.
Ben gene çırpınıyorum ve “anlatamam, söyleyemem, annem kabul etmez “diyorum
Bu sefer babam bana ve bebeğe bir daha sarılıp etrafımızda dönüyor ve sağ elini başımın üzerine koyarak çok kararlı bir ses tonu ile “O ZAMAN YAZ” diyor ve rüya burada bitiyor……..””

Rüyamın her karesini hatırladıktan sonra gözlerimi açamadan kala kaldım……                     

Rüyamın içinde tekrar yaşayınca çok etkilendiğimi bugün bile hatırlıyorum..

Aslını söylemek gerekir ise içim huzursuz değil ama gene de rüyama bir anlam verememiş olmamın bir şaşkınlığını yaşıyorum.

Bu gibi durumlarda, yani rüyamızın mesajını anlayamadığımız durumlarda, annem önce rüyamızı unutmamak için not etmemizi ve sonra kendisine anlatmamızı ister bizden.

Ben, hemen kalktım elimi yüzümü bile yıkamadan doğruca çalışma odasına gittim, rüyamı yazdım ve annemin masasındaki ilk çekmeceye koydum. 
İlk çekmece; çünkü bir tek ilk çekmeceyi açmamıza izin verir annem. 
Kızlar  o çekmeceyi açmayı pek sever, sanki büyük bir iş yapıyormuş gibi koltuğa oturur ve çekmeceyi düzenlerler.
Aslında pek fazla da bir şey yoktur, ama gene de değişik not kağıtlarının bir çekiciliği vardır doğrusu. Lâf aramızda çocukken ben de pek severdim o çekmece ile oynamayı ama elbette artık ben büyüdüm ve yalnızca bir şey lâzım olunca açıyorum. :)))

İşimi bitirmiş odadan çıkıyordum ki kapıda annem ile karşılaştım, kızlar da güle oynaya mutfağa doğru gidiyordu .
Annem beni görünce pek şaşırdı.
“Günaydın oğlum, hayırdır…sabah sabah ne yapıyorsun? ne zaman kalktın? hiç duymadım “dedi

Hemen annemin boynuna atladım, maksadım, kızlara çaktırmadan annemin kulağına fısıldamak idi.
“Günaydın,ne haber kızlar “ dedim ve annemin kulağına en küçük sesim ile,
 “Kahvaltıdan sonra konuşmalıyız” diye ekledim.

Kızların kıkırdayarak, yarım ağız günaydın dedikten sonra, birbirleri ile itişirlerken,
“gene neye takıldı acaba ?” dediklerini duydum.

Eskiden böyle yaptıklarında çok sinirlenir ve bir iki lâf da ben söylerdim ve genellikle de sonunda kavga çıkardı. Ama artık hiç sesimi çıkartmıyorum ve duymamazlıktan geliyorum.

Neden bana lâf sokuşturmak hoşlarına gidiyor acaba ?
Müsait bir zamanda bu konuda da annemin fikrini almalıyım, merak ediyorum .

Kahvaltı çok güzel olmasına rağmen ben telaş içinde önüme ne konursa yedim bitirdim, aklım bir an önce annem ile konuşmakta idi. Aksilik bu ya herkesin sabah keyfi yapacağı tuttu. Sabır ile bekledim ve sohbete elimden geldiğince şirin tavırlarım ile katılmaya gayret gösterdim.
Bir ara annem ile göz göze geldik ve sanırım o an annem konuşma talebimi hatırladı ve bana göz kırptı.
Aslında, itiraf etmeliyim, bu çok hoşuma gitti, ana oğul aramızda çok özel bir bağ olduğunu hissettim, içimden sıcacık bir şeyler aktı ve biraz da oturduğum yerde kabarıverdim.:)) 

Eh ne de olsa ben evin tek erkeğiyim ve bir ağabeyim  !  Değil mi ya :)))))))

Ben tam hayal alemimde böbürlenirken annemin sesi ile birden kendime geldim.

“Haydi bakalım, bu kadar sabah sefâsı yeter, herkes iş başına; kızlar, bugün temizlik günü, oyuncaklar toplanacak, odanız düzenlenecek, minderleriniz kabartılacak ve banyo yapılacak, ayrıca şimdiden söylüyorum kararım kesindir, bilirsiniz, herkes kendi işini yapacak, işi başkasına yıkıp kaytarmak yok. Tam olarak iki saat vaktiniz var her şeyi kendim kontrol edeceğim, ve sen, Bulut Duman, benimle geliyorsun, bugün bana yardım edeceksin.”dedi, kesin ve otoriter bir ses tonu ile.

Kızlar, "ama anneeee…." diyerek mızmızlanırken, annem kükredi ;
“Terbiyeli ve kibar olunuz, anne kararları kesindir ve tartışılmaz, sessizce işinizin başına, haydi bakalım...”  dedi.
Ben ise şaşkın şaşkın baka kaldım. 
Annem çaktırmadan bana göz kırptı ve “yürü oğul “dedi.

İşte o anın keyfini size anlatamam gerçekten :)))))


Benim canım annem...., o gün kendisine ne kadar çok ihtiyacım olduğunu anlamıştı...

Aslında bu rüya ve annemin bana yol göstermesi, benim bugünümü hazırlayan çok önemli bir dönüm noktasıdır.

Annem rüyamı analiz edince benim için her şey değişmeye başladı :))


Haftaya anlatacağım....



HERKESE KEYİFLİ GÜNLER DİLİYORUM :)))

SEVGİLERİMLE....