30 Mart 2014 Pazar

"ŞİMDİ" NİN GÜCÜ !



Bugün yazıma  Baird T.Spalding' in kitabından bir alıntı ile başlamak istiyorum.

" ŞİMDİ tüm geleceği barındırır; geleceği şekillendiren şey şimdiki uygulamalar ve kazanılan başarılardır. Böylece insanlık tek bir yola sahiptir; eğer şimdi mükemmel kılınırsa, gelecek de mükemmel olmak zorundadır. Mükemmel geleceğin bilincini meydana getiren şey şimdiki mükemmelliğin gelecekteki bir mükemmelliğe ertelenmesi değil, bilinçli şimdiki mükemmelliktir. "

İtiraf etmeliyim; ilk okuduğumda bu paragrafı anlamakta epeyce zorlandım.. Elbette annemden yardım aldım.
Üzerinde çok çalıştım, yazarak duygularımı inceledim, hedefler koydum, yöntemi aklımca sınadım....

Sonuç... mükemmel :))
Sistem çalışıyor, Baird amca kitabında gerçekten çok önemli bir konuyu vurgulamış..
Anneme de teşekkür borçluyum, hem konuyu kavramama yardımcı olduğu için, hem de bu hafta, yazım hakkında bana fikir verdiği için.

Teşekkürler anneciğim :))

Hep duyarız, okuruz, aramızda tartışırız.. "AN" DA KALMAK...
Genellikle erken nesil, "an" da kalmayı boş vermişlik ile karıştırmaktan çekinir. Geçmişte yaşanan deneyimlerin değişmez gerçek olduğundan emin olur, çünkü ne kadar acı verirse versin bilinen deneyim daha güvenli gelir, bilinmezin vereceği korku baş edilemez olarak algılanır. Gelecek için plan program yapmak konusunda daima endişe payı bırakmayı seçer, iyiye odaklanırsa zarar göreceğinden emindir.
"ne olur, ne olmaz... sen en kötüyü düşün de, iyi olursa sevinirsin" diyerek tavsiyelerde bulunur.

Bu konu üzerinde düşünmeye ve kişilerin düşünce yapılarını incelemeye başlayınca, erken nesil bakış açısının nesilden nesile güçlenerek aktarıldığını fark ediyorsunuz. Üstelik her yeni nesil kendi deneyimlerinden de bir negatif taş daha ilâve ederek bakış açısını, düşünce kalıplarını köpürtüyor.

Elbette tahmin edersiniz; benim aile yapımda tam tersi bir uygulama vardır her zaman. Sevgili anneanneciğim ile çok kısa süre, bebeklik dönemimde birlikte olabildim, ama annemin anlattıklarından iyi biliyorum;
anneannem bir "pozitif düşünce ve inanç" abidesiymiş...
Seni çok seviyorum anneanneciğim, yolun ışık olsun...

Bizim evde, biz çocuklar hep endişe üretirdik :)))) Tamamen çevre kültürünün etkisi vardı bence...
Sağdan, soldan, arkadaşlardan duydukları çocuklar üzerinde iz bırakıyor....
Ama artık bu konuda kızlar bile bilinçlendi :)) Sıra Kısmet bebeği eğitmekte anlaşılan...


Gelelim en başta yazdığım paragrafta anlatılana...  
Benim için üzerinde düşünülmesi gereken en önemli bölüm;
"geleceği şekillendiren şey şimdiki uygulamalar ve kazanılan başarılardır."
Annemin bir dostunun da buna benzer bir sözü vardır, bebekken çok kulak misafiri olmuşumdur..
Der ki  " odacıklarını doğru yaşamalısın."
Bu cümleden, zaman içinde benim özümsediğim şudur: Yaşadığın, nefes aldığın, düşündüğün, bir eylemde bulunduğun "her an" doğruyu yap, gerçekleşmesini istediğine odaklan ve bu odaklandığın şey için yapman gerekeni elinden gelen en mükemmel şekilde gerçekleştir.
Her anını doğruda yaşadığın zaman, bir sonraki zaman diliminde karşına çıkacak da doğru olacaktır.

Aklıma komik bir şey geldi :))
Bizim evde kahvaltı saati gecikmez... Annem planlı ve programlı yaşamak konusunda çok hassastır.
Kızlar ise yataktan kalmak nedir bilmez ve her sabah kahvaltıya geç kalırlar. Kabahatlerini örtmek için de ya birbirlerine suçu atıp didişirler, yada kendilerini anneme acındırmak için bahaneler uydurmaya uğraşırlar. Şaşkınlar uyku sersemi her sabah aynı lâfları söylediklerini de unuturlar..
" Ama anneeee, ben Gümüş'e kalkalım dedim, o bana daha erken dediiiiii..."
" Hep senin yüzünden işte, tuvalette o kadar uzun kalmasaydın gecikmezdiiiikkk..."
" Ağabeyim akşam bizi uyutmadı, ne yapalım çok yorgunuuuzzz "

Aslında tek yapmaları gereken vaktinde kalkmak ve sofrada hazır bulunmak...
"Uyanmak" anını mükemmel yaşamadıkları ve uykudan kalkış ile sofraya geliş arasındaki odacıklarını doğru yaşamadıkları için, hep başkalarını suçlayarak evrensel yasayı çiğnerler ve günün devamında mükemmellikten uzaklaşarak sıkıntı içinde yaşarlar...

Ben ise "şimdi" nin gücünü kavramadan önce şöyle bir yanlış yapardım; yazıda söylendiği şekli ile;
".......şimdiki mükemmelliğin gelecekteki bir mükemmelliğe ertelenmesi ......."
Gelecekte istediğim her şeyin benim için gerçekleşeceğine inanırdım, ama o an yaşadığım üzüntü ve acılar içinde kıvranmaya da devam ederdim. Ulaşmak istediğim sonucun duygusunu hissetmeyi hep geleceğe ertelerdim.... Kendi hedeflerime şart koşardım;
........... olursa, iyi hissederim.
Elbette hiç bir zaman inandığım şey gerçek olmazdı..

Bunun iki sebebi var:

Birincisi o an gerçekleşmesini istediğim ve inandığım şey için hiç bir doğru eylemde bulunmazdım..
Basit bir örnek vereyim; annemden bir izin istiyor isem, o izni kopartmak için uslu durmam gerekli ise, ben tam gaz yaramazlığa devam eder ve sonunda da....
"hiç bir istediğim olmuyor işteeeeee" diye sızlanırdım.
Doğru eylem ise; uslu dur ("şimdi" de doğru eylem) ve izni kopart, değil mi yaaa ?
Eylem konusunu kavramam daha kolay olmuştu... Bu konuda bir çok örnek verebilirim...
"erken kalkar isen gideceğin yere vaktinde ulaşırsın"
"çalışırsan başarırsın"  vs.... gibi klasik kalıplar...

İkincisini ise kavramak biraz zamanımı aldı..Duyguları iyi kontrol etmek ve her anın farkında olmak gerekiyor.
"şimdi" de doğru eylemi yaparken, doğru duyguda da olmak gerekiyor...
Eğer endişe, korku, yetersizlik, değersizlik duygusu ve benzerleri gibi bir negatif duygu içinde, negatif enerji akışı ile, gelecek için yaptığımız bir eylemin tatmin edici sonucunu bekler isek......çooookkkk bekleriz...
Ben denedim gördüm....
Tek çare; eylemimizden hoşnut kalarak ve emin olarak, gelecekte ulaşmak istediğimiz sonucun duygusunu  da "şimdi" de hissetmek.....

Bu konuda anahtar kelime; DUYGU....

Anlatacak çok şey var, bitmez :)))

Bu hafta annem de "şimdi" nin gücü"  hakkında yazıyormuş...
Ana-oğul kapışıyoruz anlayacağınız :))))))


Ne olur söyleyin.... Hangimiz daha iyi yazıyor ? .......



Kucak dolusu sevgiler.....