26 Ağustos 2014 Salı

OKUL ÇOCUĞU OLDUM :)))




Bir aydan beri hiçbir şey yazmadığımın tamamen farkındayım..

Hâlâ Fransa’dayım, günlerim çok yoğun geçiyor… Son bir ayda olanları anlatmakla bitiremem..

En büyük haber; YAZ OKULUNA GİDİYORUUUUUUUMMMMMM !!!!!

Böyle bir eğitim aklımın ucundan geçmemişti doğrusu…
Ayla teyzenin bir arkadaşı yazılarımı okumuş ve anlaşılan ilgisini çekmiş.. Elbette önce annemi aramışlar, onayını almışlar ve sonunda konuyu benimle paylaştılar….
Önce çok şaşırdım; hem heyecanlandım hem de biraz çekindim… 
Kolay mı, ben bir kediyim J)))))))
Aile büyükleri beni karşılarına aldılar, annem de skype da, uzun uzun konuştuk…

Bana herkes kendi cümleleriyle sorular sordu..
Aslında neden yazdığımı öğrenmek istiyorlardı… Bir sürü cevap verdim, aklıma ilk geleni, ilk hissettiğim duygumu söylemeye özen gösterdim, düşünerek kurgu yapmaktan hep kaçındım..
Benden daha deneyimli kişiler eğer benim en saf duygu ve düşüncelerimi bilirler ise bana çok daha iyi yardım edebilirler, biliyorum… Bu yüzden hep açık oldum..

Terapi ve farkındalık çalışmalarında da açık olmanın önemini bildiğim için endişesiz olarak kendimi akışa bıraktım.

Uzun ve hoş bir sohbetten sonra ertesi sabah Ayla teyze beni kurs öğretmeni ile tanıştırmaya götürdü. Elbette heyecanlandım… Kocaman bir bina, birçok dershane, kalabalık öğrenciler ………




OKULUM



Öğretmen çok hoş bir hanım, Mme. Leroy; benim ile özel olarak ilgileneceğini söyledi ve hemen kaydımı yapıverdi.
Akşam üzeri defter, kitap alışverişi yapıldı, günlük programım düzenlendi, okula ulaşımım organize edildi….. Elbette ben bütün arkadaşlarımı aradım ve biraz gururlanarak durumu anlattım, vs……

Takip eden günler çok hareketli geçti….

Eğitim 5 eylül e kadar devam edecek. Aslında benim için hiç kolay değil, bir defa Fransızca dilbilgisi konusunda epey çalışmam gerekti, ancak öğretmenimin en çok üzerinde durduğu konu yazılarımın kurgusu; özellikle giriş ve sonuç bölümleri….., ayrıca tasvir konusu da önemli..
Kursun ilk günü ortaya bir sandalye kondu ve öğretmen “ ne görüyorsanız yazınız lütfen “ dedi.
Hiç kolay bir şey değil inanım, ama gün sonunda eve biraz kabararak döndüm doğrusu. 
Çünkü benim yazım çok beğenildi…

İlk gün şansı aslında J)), bizim evimizdeki annemin dedesine ait olan eski bir sandalyeyi hatırlayınca birden içimden geldiği gibi eşyaların da tıpkı canlılar gibi değişik hayatlar yaşayabildiklerini anlattım…
Öğretmenim bu yaklaşımımı pek yaratıcı buldu… Veeee, hemen sınıfta popüler oluverdim..

Okul dışında da bir çok etkinlik oluyor. Partiler, kır gezileri, petank elbette en başta, yürüyüşler…. Uyandığımız andan itibaren akşama kadar bir dakika bile boş geçmiyor.

Bu hem iyi, hem de benim için biraz değişik bir durum. Alışkanlıklarımın tamamen dışında..
Ben gün içinde kendimle başbaşa kalabileceğim zamanları gerçekten çok özlüyorum, ne yaptımsa bu zamanı kendime ayırmayı başaramadım ve sonunda vazgeçtim Öyle ya, yaşadığım yerin ritmine uyum sağlamam gerek..
Bazen düşünüyorum, benim yerime bizim kızlar burada olsalardı ne yaparlardı ? J)))))))))

Kızlar demişken aklıma geldi.
Bu sabah annemle konuştum ve bana büyük bir müjde verdi, Eylül başında kızlarla beraber buraya geliyorlarmış, vize işlemleri yetişirse Esra abla da gelecekmiş J)), tabii ki söylemeye gerek yok, tahmin edersiniz Kısmet bebek  baş rolde olacak elbette…
Annem, “ Kısmet’i tanıyamayacaksın, hem büyüdü, hem de akıllanmaya başladı, artık söz dinliyor..” dedi J)))
Bakalım göreceğiz.. Bacaksızı çok özledim, kız kardeşlerimi çok özledim, hele annem…………..
Az kaldı....., geliyorlar…

Bu arada, Charlotte’ dan hiç söz etmediğimin de farkındayım….
Çok kolay değil, ama neler olduğunu haftaya anlatacağım...



KUCAK DOLUSU SEVGİLER...