Bir aydan beri hiçbir şey
yazmadığımın tamamen farkındayım..
Hâlâ Fransa’dayım, günlerim çok
yoğun geçiyor… Son bir ayda olanları anlatmakla bitiremem..
En büyük haber; YAZ OKULUNA
GİDİYORUUUUUUUMMMMMM !!!!!
Böyle bir eğitim aklımın ucundan
geçmemişti doğrusu…
Ayla teyzenin bir arkadaşı
yazılarımı okumuş ve anlaşılan ilgisini çekmiş.. Elbette önce annemi aramışlar,
onayını almışlar ve sonunda konuyu benimle paylaştılar….
Önce çok şaşırdım; hem
heyecanlandım hem de biraz çekindim…
Kolay mı, ben bir kediyim J)))))))
Aile büyükleri beni karşılarına
aldılar, annem de skype da, uzun uzun konuştuk…
Bana herkes kendi cümleleriyle
sorular sordu..
Aslında neden yazdığımı öğrenmek
istiyorlardı… Bir sürü cevap verdim, aklıma ilk geleni, ilk hissettiğim duygumu
söylemeye özen gösterdim, düşünerek kurgu yapmaktan hep kaçındım..
Benden daha deneyimli kişiler
eğer benim en saf duygu ve düşüncelerimi bilirler ise bana çok daha iyi yardım
edebilirler, biliyorum… Bu yüzden hep açık oldum..
Terapi ve farkındalık çalışmalarında
da açık olmanın önemini bildiğim için endişesiz olarak kendimi akışa bıraktım.
Uzun ve hoş bir sohbetten sonra ertesi sabah
Ayla teyze beni kurs öğretmeni ile tanıştırmaya götürdü. Elbette heyecanlandım… Kocaman bir bina, birçok
dershane, kalabalık öğrenciler ………
OKULUM |
Öğretmen çok hoş bir hanım, Mme. Leroy;
benim ile özel olarak ilgileneceğini söyledi ve hemen kaydımı yapıverdi.
Akşam üzeri defter, kitap
alışverişi yapıldı, günlük programım düzenlendi, okula ulaşımım organize
edildi….. Elbette ben bütün arkadaşlarımı aradım ve biraz gururlanarak durumu
anlattım, vs……
Takip eden günler çok hareketli
geçti….
Eğitim 5 eylül e kadar devam
edecek. Aslında benim için hiç kolay değil, bir defa Fransızca dilbilgisi
konusunda epey çalışmam gerekti, ancak öğretmenimin en çok üzerinde durduğu
konu yazılarımın kurgusu; özellikle giriş ve sonuç bölümleri….., ayrıca tasvir
konusu da önemli..
Kursun ilk günü ortaya bir
sandalye kondu ve öğretmen “ ne görüyorsanız yazınız lütfen “ dedi.
Hiç kolay bir şey değil inanım,
ama gün sonunda eve biraz kabararak döndüm doğrusu.
Çünkü benim yazım çok
beğenildi…
İlk gün şansı aslında J)), bizim evimizdeki
annemin dedesine ait olan eski bir sandalyeyi hatırlayınca birden içimden
geldiği gibi eşyaların da tıpkı canlılar gibi değişik hayatlar
yaşayabildiklerini anlattım…
Öğretmenim bu yaklaşımımı pek
yaratıcı buldu… Veeee, hemen sınıfta popüler oluverdim..
Okul dışında da bir çok etkinlik oluyor. Partiler, kır gezileri, petank elbette en başta, yürüyüşler….
Uyandığımız andan itibaren akşama kadar bir dakika bile boş geçmiyor.
Bu hem iyi, hem de benim için
biraz değişik bir durum. Alışkanlıklarımın tamamen dışında..
Ben gün içinde kendimle başbaşa
kalabileceğim zamanları gerçekten çok özlüyorum, ne yaptımsa bu zamanı kendime
ayırmayı başaramadım ve sonunda vazgeçtim Öyle ya, yaşadığım yerin ritmine uyum
sağlamam gerek..
Bazen düşünüyorum, benim yerime
bizim kızlar burada olsalardı ne yaparlardı ? J)))))))))
Kızlar demişken aklıma geldi.
Bu sabah annemle konuştum ve
bana büyük bir müjde verdi, Eylül başında kızlarla beraber buraya
geliyorlarmış, vize işlemleri yetişirse Esra abla da gelecekmiş J)), tabii ki söylemeye
gerek yok, tahmin edersiniz Kısmet bebek baş rolde olacak elbette…
Annem, “ Kısmet’i
tanıyamayacaksın, hem büyüdü, hem de akıllanmaya başladı, artık söz dinliyor..”
dedi J)))
Bakalım göreceğiz.. Bacaksızı çok
özledim, kız kardeşlerimi çok özledim, hele annem…………..
Az kaldı....., geliyorlar…
Bu arada, Charlotte’ dan hiç söz
etmediğimin de farkındayım….
Çok kolay değil, ama neler olduğunu haftaya anlatacağım...
KUCAK DOLUSU SEVGİLER...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder